Yaşam Merkezli Tasarımın 10 İlkesi

Kapsayıcı Bir Gelecek için Nasıl Bir Tasarım Anlayışı Geliştirmek Gerekir?

Mevcut ekonomik modelimiz, güçlü olanın hayatta kalması üzerine kurulmuş rekabet ilkesine dayalı bir sistemi beraberinde getiriyor. Ancak gecikmiş olsa da yeni bir anlayışa yönelim söz konusu. Rekabete dayalı bir kültürden uzaklaştığımız ve açık kaynak kültürüne yönelik işbirliğini kucakladığımız bu yeni dönemi artık başlatmak gerekiyor.

Yaşam Merkezli Tasarım
Yaşam Merkezli Tasarım

1. Yaşam Merkezli Tasarımın odağında büyük resmi görmek vardır.

İnsan merkezli tasarım, tüketici ihtiyaçlarını tarafsız bir şekilde ele alan tasarım yaklaşımının referans noktası haline gelmiştir. Ancak üretim, dağıtım ve bertarafın; ekolojik, sosyo-ekonomik ve mutluluk açısından neye mal olduğunu dikkate almayan bu anlayış, gerçekte pek de insan merkezli değildir. Nihayetinde çevre kirliliğine, çöp yığınına ve ucuz emek sömürüsüne katkıda bulunan bir tasarımın merkezinde insan olduğunu iddia etmek doğru olmaz. Yaşam Merkezli Tasarım ise bu üç noktayı temel metodolojisinin bir parçası olarak değerlendirir ve ele alır.
Sürdürülebilir bir alışveriş çantası tasarlanması genel plastik sorunu için sistemsel bir çözüm sağlamaz. Tek kullanımlık poşetleri daha erişilebilir hale getiren ekonomik düzen ve kullan-at kültürünü değiştirmek için başka bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
Tasarım artık sadece üretilecek ürün veya hizmetle ilgili olamaz. Bundan çok daha güçlü olmasına rağmen, artık sadece ürünün deneyimiyle de ilgili olamaz. Tasarım artık ölçeklenebilir sistemleri içerecek şekilde gelişmelidir. Ürün ve hizmetlerin iş modellerini; ekolojik etki ve ekonomik dışsallıkları (mutluluk, ekosistem bozulması, vs.) kapsayacak şekilde tasarlamaya başlamalıyız.

Yaşam Merkezli Tasarım
Yaşam Merkezli Tasarım

2. Yaşam Merkezli Tasarım gelecekle ilgili olduğu kadar şu an ile de alakalıdır.

Yaşam Merkezli Tasarım sadece mevcut ihtiyaçlar için bir çözüm sunmaktan öte, insanlar ve gezegen üzerindeki etkilerinin gelecekteki sorumluluğunu da taşır. Ürünün nasıl bertaraf edileceğine veya yeniden kullanılabileceğine dair bir çözümü içinde barındırmalıdır. ( Örnek olarak; bir ürünün nasıl işleneceği; parçalarının nereye gideceği veya nasıl imha edileceği/ geri dönüştürüleceği / yeniden kullanılacağı, nasıl kaplamalarından / boyalarından arındırılacağı ve tüm bu süreçlerin gezegen üzerinde bırakacağı etkiler – tasarımının bir parçası olarak dikkate alınmalıdır).

3. Yaşam Merkezli Tasarım herkes içindir, sadece bunu maddi olarak karşılayabilenler için değil.

Mükemmel bir tasarım için biçim, işlev ve estetik gibi etmenler ne kadar kilit öneme sahip olsa da erişim ve ölçeklenebilirlik de en az o kadar önemlidir. Sadece % 1’lik kesime yönelik üretilen tasarım, insan nüfusunun yalnızca % 1’i için bir problemi çözerken, geriye kalan % 99’luk kesimle arasında eşitsizliği daha da keskinleştiriyorsa, gerçekte insan merkezli değildir. Tasarımcılar olarak, kapsayıcı bir anlayışla kapitalist düzende pek bir yeri olmayan bireyleri, ülkeleri ve kültürleri de güçlendirmeyi öğrenmeliyiz. Yaşam Merkezli Tasarım, sürdürülebilir bir geleceğin pazarındaki aktörlerin ve demografinin gelişmesine ve güçlenmesine etki edebilir.

4. Yaşam Merkezli Tasarımın odağında maliyet değil zorunluluk vardır.

Ürünleri düşük gelirli tüketiciye satmak üzere bilinçli olarak daha az estetik veya daha az işlevsel olacak şekilde tasarlamak zaman, yetenek ve efor kaybıdır. Pazarda pay sahibi olmak adına zayıf süreçler ve kalitesiz malzemelerle kalitesiz şeyler üretmek tam tersine daha çok sorun yaratır. Mevcut ekonomik modelimiz şirketleri mümkün olduğunca maliyetleri düşürmeye teşvik ediyor. A ülkesinde tasarım, B ülkesinde üretim, C ülkesinde boya ve D ülkesinde pazar için daha az maliyetli olması açısından tercih edilir. Ancak bizim oluşturduğumuz bu model gezegenin doğal sistemleriyle nerdeyse hiç örtüşmez. (fosil suların depolandığı akiferler, üst toprak biyolojik çeşitliliği, arılar – bunların hepsi dışsal etkenler olarak değerlendirilir – yani mevcut ekonomik modelimizin içerisinde bir yeri olmadığı varsayılır. Var olmamızı sağlayan şeyleri konu dışı varsaymak ise bir deliliktir. ) Yaşam Merkezli Tasarım, en iyi kalitede, en iyi kabiliyeti mümkün olduğunca çok insana ulaştırıyor.

Yaşam Merkezli Tasarım
Yaşam Merkezli Tasarım

5. Yaşam Merkezli Tasarımın amacı tüketimi arttırmak değil uzun vadeli kullanım sunmaktır.

Yaşam Merkezli Tasarım, moda akımlarına göre şekillenmez, zamansızlığı hedefler. Bu hızlı tüketim çağında, ortalama bir iPhone’un ömrü 4 yıldan azken, giderek daha fazla atık üretmeye çok alıştık. Yaşam Merkezli Tasarım, tüketicileri bir sonraki yeni sürüme kadar oyalayan bir tuzak değildir. Aksine formun, fonksiyonun ve performansın uzun yıllar boyunca kullanılabilmesi niyetiyle yola çıkar.

6. Yaşam Merkezli Tasarım eksiksiz bir şekilde detaylandırılmıştır.

İnsanlar tasarlanan bir ürünle etkileşime girdiklerinde bir deneyim yaşıyorlar. Bu deneyimin pürüzsüz bir şekilde akması genellikle doğru yapıldığında fark edilmeyen ancak yanlış yapıldığında tüm deneyimi bir kâbusa çeviren küçük detaylara bağlıdır. Yaşam Merkezli Tasarımda her ayrıntı, her etkileşim, her his kullanıcıya saygıyla ve gerekli görevi tamamlamalarına yardımcı olması için ince detaylarına kadar düşünülerek tasarlanır.

Yaşam Merkezli Tasarım
Yaşam Merkezli Tasarım
Yaşam Merkezli Tasarım

7. Yaşam Merkezli Tasarım doğa ile bir bütündür.

Şu anda Yaşam Merkezli Tasarımın neredeyse tam tersini yaşıyoruz ve tek kullanımlık şeylerle dolu bir toplum yarattık. Nesnelerin ömrü ve kullanım sonrası bıraktığı etkiler kârdan sonra geliyor. Mesela, Japonya’daki marketlerde, muzlar ayrı ayrı ambalajlanıp etiketlenerek satılmaktadır. Ancak muzlar zaten doğal olarak ambalajlı durumda. Yaşam Merkezli Tasarım, eklemeler yapmak yerine yaşadığımız ekosistemi tamamlayan ürün ve hizmetler geliştirmek üzerine çalışır.

8. Yaşam Merkezli Tasarım akıllıdır.

Artık ürünlerin ve sistemlerin birbirleriyle iletişim kurabildiği, sorunları özerk bir şekilde çözebildiği ve toplu verilerden ve kendi hatalarından öğrenilebilir deneyimler geliştirdiği bir çağda yaşıyoruz. Yaşam Merkezli Tasarım, nesnelerin ekosisteminin bir parçasıdır. Ürün ve hizmetlerin devamlılığını sağlamak için onları nasıl güçlendirebileceğimizi sorgular ve sürdürülebilir bir gelecek için daha iyi kararlar vermemize yardımcı olur.

9. Yaşam Merkezli Tasarım insancıldır.

Ürünler – üretim yoluyla – başkalarına zarar verecek, insan haklarını ihlal edecek ve zengin ve fakir uluslarar asındaki farkı derinleştirecek şekilde yapıldıklarında, son kullanıcıları için bir sorunu ne kadar iyi çözerse çözsün, insan merkezli sayılmazlar. Mevcut ekonomik modelimiz kıtlık üzerine kuruludur. Ayrıcalıklı bir azınlığın lüks içerisinde yaşaması için birçok insanın yoksulluk içinde yaşaması gerekir. Yaşam Merkezli Tasarım sadece son kullanıcıyı değil, üretim, kullanım ve bertaraf ile ilgili tüm kullanıcıları ve tarafları da göz önünde bulundurur.

Yaşam Merkezli Tasarım

10. Yaşam Merkezli Tasarım mümkün olduğunca az şeydir.

Son madde, önceki maddelerin birçoğunu özetleyecek niteliktedir. Uzun ömürlü ürünler tasarlayarak minimal, kompakt, mütevazı ve mevcut bir ekosistemde akıllıca çalışabilir, yaşamın karşısında değil yaşamın içerisinde var olabilen şeyler tasarlamaya yaklaşmış oluruz.
Sonuç olarak, daha az üretecek ve tüketecek şekilde tasarlamalıyız. Mevcut ekonomik sistem, şirketleri olabildiğince ucuz ve mümkün olduğunca çok sayıda versiyon üretmeye teşvik eden bir tüketim modelidir. Bununla birlikte, mümkün olduğunca az atık, az dağınıklık ve aynı şeyin küçük versiyonlarına sahip olmak amacıyla tasarım yapmaya başlamalıyız. Çünkü en nihayetinde, fiziksel realitemizin de bir sonu var.

Az çoktur sözünü hepimiz duymuşuzdur. Artık gerçekten daha azına ve herkes için tasarlanmışına ihtiyacımız var.

Yarının ürünlerini,
sizin için
tasarlıyoruz!

Haber bültenimize kaydolun

Arman Tasarım’ın dünyasından yeni ve ilham verici içerik için kaydolun.